Filistin'den Türkiye'ye Bir Başarı Öyküsü
Filistin'den Türkiye'ye Bir Başarı Öyküsü
Manal, henüz bebekken ailesi ile birlikte Türkiye’ye geldi ve eğitim gördüğü her okulu birincilikle bitirmeyi başardı. Annesi ile birlikte Toplum Merkezi yararlanıcılarından biri olan Filistin asıllı Manal, başarısını şu sözlerle özetiliyor; “Yabancısın, birinci nasıl olabildin” diyorlardı. Ben de onlara “Türkçe biliyorum” diyordum. İnsanın kapasitesi varsa, hevesi de varsa, neden olmasın. Kişi kendisine sınır koymamalı…
Türk Kızılay Toplum Merkezleri’nin 22 yaşındaki Filistinli yararlanıcısı Manal’in sözleri, insanın istediği ve çabaladığı zaman başarının milliyet ya da dil gibi ayrımları kabul etmeden geleceğini gösteriyor.
Manal, yerel halkın ve göçmen toplulukların daha huzurlu, mutlu ve uyum içerisinde yaşayabilmesi için çalışmalar yürüten 15 Toplum Merkezinden biri olan ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Mersin Toplum Merkezi’nin yararlanıcılarından yalnızca biri.
Mersin Üniversitesi Psikoloji bölümünden 1. olarak mezun olan Manal, annesi ile birlikte Toplum Merkezi’nde mutfak kurslarına katılıyor; Türkiye’den, Suriye’den, Irak’tan pek çok farklı yararlanıcı ile sosyalleşiyor ve arkadaşlarına destek oluyor.
Türkiye’de yaşayan bir göçmen olarak, eğitim hayatında başarılara imza atmanın zor olup olmadığını sorduğumuzda, “Yabancısın, okul birincisi nasıl olabildin” diyorlardı. Ben de onlara “Türkçe biliyorum” diyordum. İnsanın kapasitesi varsa, hevesi de varsa neden olmasın? Kişi kendisine sınır koymamalı” diyor.
“Aileler de çalışmalılar ve en başta kendi çocuklarına derslerinde yardım edebilmek için Türkçe öğrenmeliler.”
Manal’in annesi Najwa da yaşanılan en büyük sıkıntılardan birinin dil bariyeri olduğunu vurguluyor: “Aileler Türkçe’yi yalnızca kendi gelişimleri için değil, çocukları için de öğrenmeliler; çünkü eğitim yaşamında en çok çocuklar sıkıntı çekiyorlar. Aileler kendilerine yeni yetkinlikler katmayınca, dil öğrenmeyince, çocuklara da sıkıntı oluyor. Bu sebeple aileler de çalışmalılar ve en başta kendi çocuklarına derslerinde yardım edebilmek için Türkçe öğrenmeliler”.
Pek çok insan Toplum Merkezini sadece Suriyeliler için var zannediyor. Halbuki Toplum Merkezine bizim gibi Filistinliler, farklı milletlerden insanlar ve yerel halk da gelebiliyor.
Mersin Toplum Merkezi’ndeki mutfak kursunda hocaların Türkçe öğrenmelerini de teşvik ettiklerini belirten Najwa, “Kursta hoca çeşitli etkinliklerle öğrencilere Türkçe öğretmeye çalışıyor. Dersi de daha keyifli hale getiriyor, ancak burayı hala sadece Suriyeliler için zanneden pek çok insan var. Halbuki Toplum Merkezleri yalnızca Suriyelilere açık değil. Yerel halk geliyor, bizim gibi Filistinliler ve farklı milletlerden insanlar da gelebiliyor” ifadelerini kullanıyor.
Manal, yakın zamanda Filistin’e dönecek ve mesleğini orada icra edecek; psikolog olarak kırılgan gruplara desteğini vermeye devam edecek. Hayali ise ileriki süreçte özel ihtiyaçları olan çocuklar için okul açmak, onların bireysel ve toplumsal gelişimlerine katkı sağlamak.
Toplum Merkezleri “Bir Dokunuş Bin Hayat” diyerek çalışmalarına devam ediyor.
2015 yılından beri ülkemizin farklı şehirlerinde yönlendirme hizmetleri, eğitim faaliyetleri, geçim kaynağını geliştirme çalışmaları, beslenme ve sağlık hizmetleri, sosyal etkinlikler, savunuculuk ve koruma faaliyetleri, gönüllülük faaliyetleri, sosyal uyuma yönelik hizmetler sunan Toplum Merkezleri Programı, çocuk ve genç dostu alanları ile de yeni nesillere katkı sağlıyor.
#BirDokunuşBinHayat
Diğer Hikayeler
Abdulkadir ve Annesinin Buluşma Öyküsü
Bir ay önce Kahramanmaraş'ta kaybolan ve Suriye'de olduğu belirlenen 21 yaşındaki serebral palsi hastası Abdulkadir Iyd, Türk Kızılay’ın çabaları ile Hatay'da annesine kavuşmanın mutluluğunu yaşadı.
Deneme
Deneme
Deneme
Deneme
Anne ve İki Yaşındaki Oğlunun Hasreti Türkiye’de Son Buldu
Suriye’deki çatışmalar sebebiyle ayrı düşen anne ve minik oğlu, Hatay’da kavuşturuldu. Çocuğunu bir buçuk senedir göremeyen anne Hadice’nin, oğlu Ahmed’e sarıldığı anda yaşadığı heyecan ve sevinç herkesin yüreğini ısıttı.
TÜRK KIZILAY TOPLUM MERKEZLERİ’NİN KORONAVİRÜS MÜCADELESİ
Türkiye’de ilk Koronavirüs vakası 11 Mart 2020 tarihinde tespit edildi ve bu tarihten günümüze kadar Koronavirüs’ün etkilerini en aza indirip salgını önlemek için topyekün, canla başla mücadele ediliyor. Kişi ve halk sağlığı için çalışmalar da gerçek